Hibrid teknolojili otomobiller her ne kadar yaygınlaşıyor olsa da, bu teknolojinin kullanıldığı araç tipleri henüz çeşitli değil. Artık her kritik sınıfta varlık gösteren Kia, bu durumu fırsat bilerek ilk “adanmış” hibrid otomobilini bir Crossover olarak satışa sunmaya hazırlanıyor. 2013’te tanıtılan Niro konseptinin üretim modeli, baştan hibrid olarak, hibrid modeller için geliştirilmiş bir platform üzerinde tasarlanmış, çevreci kullanıma “adanmış” bir model. Hibrid otomobiller muhafazakâr tasarımlarından yavaşça kurtulurken Niro da bu gençleşme sürecine katkıda bulunuyor. Canlı görüntüsü ile sınıfa taze kan olarak katılan model, kilometrede 89 gram CO2 salınımı hedefiyle iddiasını ortaya koyuyor. Crossover gövde tipinin getirdiği pratik kullanım avantajları ona ayrı bir çekicilik katarken, başarılı yalıtım özellikleri ve düşük ağırlık sürüş deneyimini iyileştiriyor. 4355 mm uzunluk, 2700 mm dingil aralığı, 1800 mm genişlik ve 1535 mm yükseklik değerleri ile Kia ailesinden Sportage’ın altında, cee’d’in üstünde konumlandırılan Niro, 421 litrelik bagaj kapasitesi ile yük taşımayı kolaylaştırıyor. İlerleyen zamanlarda 1300 kg’a kadar römork kapasiteli sürümleri ile de satılacak olan modelin görüntüsü “çekici” ve “modern” olarak niteleniyor. Amerika ve Kore’deki ekiplerce geliştirilen tasarım her ne kadar 2013’teki konsepti andırsa da; ondan daha sade, hatta basit bir tasarıma sahip. Yumuşak yüzeyler, akışkan şekiller ve aerodinamik gövde detaya verilen özeni dışarı yansıtsa da ucuz görünümlü detaylar ve Kia’nın eski yıllarını hatırlatan çirkin bölgeler bunu gölgeliyor. Son nesil Kia SUV-Crossover modellerinden farklı bir tarza, yassı burun detaylarına ve abartılı bir genişliğe sahip olan Niro, aileye uyumlu görünmüyor. “En güncel kaplan yüzü” ızgarası çok daha eski hissettiriyor, kaputun bastırılmış görüntüsü ise araca doğuştan hasarlı bir görüntü kazandırıyor. Uçlara yakın tekerlekler, geniş C-sütunu ve eğik sırt neyseki bir miktar atletik izler taşıyor. Havada duruyormuş gibi görünen stop lambaları ise hoşa giden detaylar arasında. Cepheler arasındaki uyumsuzluk bir kusur olarak dikkat çekerken, Niro’yu göze iyi gösteren tek özelliği yeni olmasının getirdiği ışıltı oluyor.
İç mekan, hacim ve genişlik vurgusu yapan bir tasarıma sahip. Dış tasarımdaki bazı bölgeler gibi fazla dolu hissettiren ön panel, yatay çizgiler ile ana detayları birbirine bağlıyor, dikey çizgiler ile farklı işleve sahip bölümler belirginleştiriliyor. Malzemeler yüksek kaliteli hissettirmiyor, kapı panellerindeki plastik yüzeyler ise diğer hibrid otomobillere çağrışım yapıyor. Yumuşak dokunuşlu olduğu belirtilen konsol çevresi kaplamalar gri renkleri ile öne çıkmaktan uzak. İç mekan koyu gri ve siyah temalı olarak tercih edilebiliyor. Önde 1117, arkada 950 mm diz mesafesi ise ferahlığa dair ipuçları veriyor. Omuz mesafesi değerleri de benzer şekilde yüksek. Kompakt SUV’ler düzeyindeki hacim, Niro’yu daha yaşanabilir kılıyor. Orta konsolun başındaki 7 veya 8 inçlik multimedya ekranı opsiyonel navigasyona, bluetooth ve Android Auto arayüzü üzerinden telefon işlevlerine erişim sunuyor. Opsiyonel eklentilerden bir başkası olan TomTom canlı bilgi sistemi, trafik ve çevre bilgisini araç ekranında görüntülüyor. Konsolun altındaki düz zeminde kablosuz telefon şarj zemini oluşturulmuş. 7 hava yastığını standart olarak sunan model, radarlı acil fren sistemi, adaptif cruise control, elektronik denge kontrolü, şerit takip uyarısı, kör nokta uyarısı ve geri trafik takibi donanımları ile de alınabiliyor. Standart donanımlar arasındaki araç denge kontrolü sistemi, çekiş kaybı durumunda devreye girerek sürücünün kontrolü sağlamasına yardımcı oluyor. %53’ü yüksek güçlü çelikten inşa edilen gövde pasif güvenlik donanımlarının başında geliyor. Niro gücünü benzinli ve elektrikli motorlardan alıyor. 1.6 litrelik GDI ünite, 105 PS güç üretiyor. Enerjisini 1.56 kWh’lık lityum iyon bataryalardan alan 32 kW’lık elektrikli motor ile beraber aracın toplam gücü 141 PS oluyor. 33 kg’lık bataryalar en iyi rakiplerinden %50 daha fazla enerji yoğunluğuna sahip ve %13 daha verimli. Arka koltukların altına yerleştirilen bataryalar, frenleme anlarından dolduruluyor. Doldurulma sırasında araç diğer hibridlerden daha dengeli ilerliyor, doğrusal biçimde yavaşlıyor. Model, 6 vitesli çift kavramalı DCT şanzımana sahip. Manuel olarak da kullanılabilen şanzıman daha direkt ve hızlı geçişleri ile Niro’ya adapte edilmiş. Kilometre başına 89 gram CO2 salınımı karma kullanım testlerinde elde edilmiş, bu değerin günlük kullanımda ne kadar korunduğu testlerde görülecek. Niro, 2016’nın üçüncü çeyreğinde satışa sunulacak. Avrupa ülkelerinde Prius’u popüler hale getiren çevreci müşteri kitlesinin ilgisi belki bu sefer Crossover tipi bir araçla çekilebilir. Yakıt tüketimi ve salınım değerleri dışında diğer Crossover’lardan farkı olmayan model, diğer hibridler arasında büyük cüssesi ve çok yönlülüğü ile öne çıkıyor. Aracın ülkemize getirilmesi beklenmiyor.
Burun tasarımı çekik gözleri ve yassı ızgarası ile tuhaf görünüyor. Merkeze yerleştirilen kaplan yüzü ızgaranın altıgen şekli korunuyor, alt ve üst kenarlarda içeri girintiler devam ediyor. İnce krom çerçeve etrafındaki mat siyah renkli alan ise ızgarayı sarıyor, daha geniş bir altıgen şekli oluşturuyor. Bir Kia modelinde ilk defa görülen bu uygulama modelin ailesine uyumsuzluğunu ilk hissettiren detay oluyor. Izgara deseninin küçük modüllerden oluşması da farklılığa katkıda bulunuyor. Farların ızgaraya paralel eğik kenarı sayesinde detaylar arasındaki bağlantı sağlanıyor. Arkaya uzarken bir üçgen şekli oluşturarak yükselen farların içinde dairesel aydınlatma modülleri öne çıkıyor. Kıvrımlı alt kenar boyunca LED şeridi ilerliyor. Yukarı çekilen farlar arasında kalan kaput bastırılmış görünüyor. Izgaranın üst kenarı hizasına kadar alçalan kaput farların sivriliğini vurguluyor. Kia logosu da gövde rengi zeminde, ızgaranın üst kenarındaki girinti hizasında yer alıyor. Burnun alt yarısı karmaşık ve dış tasarımın diğer detaylarına uyumsuz çizgileri ile Niro’ya yakışmıyor. Plaka ardından gelen geniş hava girişi, aynı üst kenarları paylaşan sis farlarına birleşiyor. Yaprak biçimli sis farlarının alt kenarı metalik görünümlü şeritler ile tekrarlanıyor. Hava girişinin büyük dikdörtgenlerden oluşan deseni kaba görünüyor, diğer kıvrımlı detaylar ile ilişkilendirilemiyor. Burnun en altından geçen siyah plastik kaplama ise yanlara devam ederek SUV görsel özelliklerini sürdürüyor. Ön tekerleklerin hemen yanında bulunan dikine yerleştirilmiş hava girişleri hava akışını yönlendiriyor. Açıklık, tıpkı pek çok detay gibi genel görüntüye uyum sağlayamıyor alakasız bir detay olarak dışlanıyor. Konsept modelin aksine kişiliği yeterince gelişemeyen üretim modeli yan cephede ön cepheden tamamen farklı bir tarza sahip.
Yan camlar, arkaya uzarken yükselen alt kenarı ve tavana paralel ilerleyen üst kenarı ile gövde şekline uyum sağlıyor. Değişken kalınlıklı krom çerçeve cam şeklini vurguluyor. Cam geçişlerindeki mat siyah kaplama, dokusuyla tekerlekler etrafındaki kaplamalara uyum sağlıyor. Siyah plastik kaplamalar, fazlaca kalınlaşmadan tekerlekleri sarıyor ve kapıların altından devam ediyor. Kapılar üzerindeki plastik şerit fazla uzun yüksek görüntünün önüne geçiyor. Krom kapı kolları malzeme çeşitliliği yaratıyor. Tavan boyunca ilerleyen kalın krom şerit taşıma çıtalarını hatırlatıyor, sportif özelliklere gönderme yapıyor. Yan camlar sonrasında gelen gövde rengi zemin, aşağı doğru incelmesi ile hareket yaratıyor. Bu sırada çıkıklaşan gövde stop lambalarının şeklini belirliyor. Siyah spoyler altından beliren eğik arka cama uçlarından birleşen stop lambaları, bagaj kapağının ortasına doğru inceliyor. Lambaların kırmızı çerçevesi içinde üç adet modül görülüyor. Bagaj kapağı ortasındaki marka logosu lambaların yanı sıra, bulunduğu zeminin sadeliği ile de vurgulanıyor. Tamponda doğru uzarken kapak çıkıklaşıyor. En alttan ilerleyen siyah plastik kaplama orta bölgede yükseliyor ve plaka için yer açıyor. Stop lambalarının yan kenarlarına paralel yükselen siyah zemin krom şeritler ile vurgulanıyor. Plaka altındaki girinti ve çıkıntılar klasik bir SUV tasarım detayı olan “kepçe dişleri”ne gönderme yapıyor. Kedigözleri, plaka yuvasının iki yanında, stop lambaları hizasında ince biçimde uzanıyor. Arka cephe, düzenli ve yan cephenin tarzına uyumlu görüntüsü ile Niro hakkında görüşleri düzeltiyor. Eğik arka cam araca kambur bir silüet kazandırırken özgün duruşunu oluşturuyor.
İç mekan belirsiz tarzı ile son dönem Kia modelleriyle kıyaslandığında bir ilerlemeden çok geriye adım niteliğinde. Üç kollu direksiyon, daire şekilli merkezinde marka logosunu barındırıyor. Yanlara uzayan kollarda ise temel kontroller bulunuyor. Beyaz plastik kaplama aşağı uzanan kolda da kendini gösteriyor. Geride kalan gösterge paneli, hibrid teknolojisine çağrışım yapan açık mavi aydınlatması ile modern görünüyor. İki ana gösterge birbirine uzun yol bilgisayarı ekranı ile bağlanıyor. Gösterge panelinin siperliği fazla taşmadan alçalıyor, ön cam altı zemine birleşerek uçlara uzuyor. Orta konsol hizasında bu zeminin arından havalandırma çıkışları tarafından kıstırılmış multimedya ekranı geliyor. Cilalı siyah zemin malzeme çeşitliliği yaratıyor. Aynı kaplama bir sonraki yatay sırada müzik ve havalandırma kontrollerinde görülüyor. Dikey konsoldan yatay konsola geçilirken plastik zemin üzerine yerleştirilmiş vites kolu geliyor. Temizlik hissi uyandıran beyaz kaplama diğer hibrid otomobillerde de sıklıkla kullanılan bir parça. Yatay konsolun devamında kol dayama paneli ve eşya gözü geliyor. Kapı panellerindeki çizgiler daha akışkan ve modern. Ön panelin uçlara çekilen çizgiler ve tuhaf şekilli havalandırma çıkışları ise çirkin görünüyor. Niro’nun diğer Kia modellerinden farklılığı ucuza üretilmek istenmesine bağlanabilir. Pek çok pazarda satışa sunulacak olan model, Avrupa modelleri standartlarına erişemese de, sınıfı ve rakipleri arasında fark yaratıyor.