Konsept: Audi Prologue

Yeni tasarım şefi Marc Lichte’nin yönetiminde geliştirilen yeni tasarım anlayışı ile daha belirgin bir özgün karakter geliştirmeye başlayan Audi, geleceğini Prologue konsepti ile Los Angeles Otomobil Fuarı’nda sergiliyor. quattro, hafif tasarım ve sporcu ruh çevresinde oluşturulan Prologue, markanın vizyonunu en görkemli biçimde sunuyor. Güncel tasarımlarla ortaklıklarına rağmen son derece ilgi çekici ve farklı görünen araç, geniş ve sade yüzeylerinde dozunda kullanılmış tasarım ögeleri ile zarif görünmeyi başarıyor. Gücünü 605 beygir güç ve 750 Nm tork üreten 4.0 TFSI motordan alan Prologue, 3,7 saniyelik 0-100 km/s hızlanması ile dikkat çekici. 100 km’de 8.6 litre yakıt harcarken km başına 199 gram karbondioksit salınımı gerçekleştiriyor. Tabi ki o da bir quattro, dört tekerlekten çekişli. Tasarım, burundaki alçak ızgara ve keskin farlar ile hızlı başlıyor, insanı afallatıyor. Prologue, duygularını korkusuzca haykırıyor. Burnun ortasını işaret eden keskin farlar, içe ilerledikçe inceliyor, gözler kısılıyor. Farlarda Matrix lazer teknolojisi kullanılıyor. Oldukça kompleks bir yapı ile meydana gelen bu aydınlatma, konseptin bakışlarına can katıyor. Ortada konumlanan altıgen ızgara, sık aralıklarla yerleştirilmiş krom çizgileri ile lüks bir izlenim oluşturmanın peşinde. Bütün bu detayların dümdüz, kıvrımlı ve köşelerle bağlanan çizgilerle oluşturulması tasarıma kalite ve denge katıyor, ayrıca bir takın elbise ciddiyeti yaratıyor. Geniş altıgen ızgaranın yana sivrilen uçları, tam farların altına giriyor. Her çizginin kendine paralel başka çizgilerle desteklenmesi uyum yaratıyor. Altıgen ızgara altından geçen ince uzun hava girişi, ve farlar hizasında içeri yapılan derinlikleri vurgulayan kanatların soluk hareketleri yukarıdaki belirgin detayları vurguluyor. Tasarım ögelerini aşağıya iten kaput üzerinde altıgen ızgaranın üst köşelerine ve Audi logosunun iki yanına uzayan çizgiler bulunuyor. Bu çizgiler ile kaputun eğimi takip edilebiliyor. Gözler ilerliyor ve tavan çizgisine bağlanıyor. Yavaşça yükselen ve arkaya uzayan tavan, altında etkileyici silüeti oluşturan cam şeklini barındırıyor. Yan camın alt kenarı kaput üzerindeki çizgilerin devamı gibi görünüyor. Arka cama kadar dümdüz devam eden alt kenar, tavan çizgisini izleten üst kenar ile örtülüyor.

Cam şeklini vurgulayan krom şerit, arka cama paralel hale geldiğinde kalınlaşıyor ve gergin bir görüntü oluşturuyor. Krom şeridin bu aşırı kalınlaşması arka camın eğimini hissettiriyor, gerilmiş lastik benzeri görüntüsü ile aracın harekete hazır durmasını sağlıyor. Akışan yan görüntüye doğal şekillerden ilham alan jant tasarımları ile boyut katılıyor. Yan kapı gövdeye tam oturuyor ve görüntüye müdahalede bulunmuyor. Kapılara bağlı ince yan aynalar aracın basık durumunu vurguluyor. Arka cam ardından çıkıklaşan gövde, kambur bir sırt yaratıyor. Tüm arka cephe boyunca uzayan ince uzun stop lambaları, içlerinde W şekli oluşturan LED çizgiler barındırıyor. Plaka ve marka logosu bu aydınlatmalara çok güzel entegre edilerek derli toplu ve düzenli bir görüntü yaratılmış. Bagaj kapağı altındaki kalın çizgi, yan kısımda kapıların altındaki içeri yapılan derinliğin devamı niteliğinde. Cepheler arası ögeler ile uyum devam ediyor. Arka tamponda iki uçta bulunan egzoz çıkışları, tek parça krom şeritle birbirine bağlanıyor. Bu tek parça şeridin egzozlar altındaki dalga hareketi, stop lambaları içindeki LED’lerin hareketi ile ortaklık kuruyor. “İç mekan Audi tasarımında mimarinin kontrol elemanlarıyla birleştiği yeni bir dönemi başlatıyor.” Ön paneli kaplayan, iki yolcu arasına uzayan ve pek çok katmanda bulunan ekranlar ile araç ile yolcu etkileşimi bambaşka bir düzeye taşınmış. Prologue, yolcusunu araca binmeden önce akıllı telefonu ile tanıyor ve araca binerken koltukları ve havalandırmayı kişisel tercihlerine göre ayarlıyor, ayrıca kullanıcıya özel müzik ve rota önerileri de sunulmakta. Akıllı telefonlar orta konsoldaki yuvada araca bağlanıyor ve şarj ediliyor. Düz ön panel ile yolcu alanı kısıtlanmıyor. Ön cam altından kapılara uzatan gri kumaşlarla yolcular sarılıyor, ancak şekillerde hep bir köşelilik hissediliyor. Sürücü kendini bir uzay aracı kullanıyor sanabilir. Önündeki dijital gösterge panelinin grafiklerine ek olarak direksiyonun çemberi içindeki köşeli elemanlar çok havalı bir görüntü yaratıyor. Düz orta konsol, üzerindeki geniş ekranlar ile bilgilendirmeyi sürekli hale getiriyor. İki yolcu arasındaki konsolda katlanabilir bir OLED ekran görülüyor. Kullanım dışındayken yok olan bu ekran, aracın çalışması ile yükseliyor. Parmakla veri girişi bu ekran sayesinde kolaylaşıyor. İç mekan açık renkleri ile ferah ve temiz. Prologue, her bölgesinde Audi soğukkanlılığını gösteriyor, ancak çok daha güçlü tasarım ögeleri ile farklılık yaratıyor. Ayrıca bu konsept A8’in coupe kardeşi olması beklenen A9’a da ilham olabilir. Markanın ilerleyen yıllarda karşımıza çıkacak modellerinde daha köşeli ve belirgin çizgiler görmek istiyoruz. Her modeli aynı bir ürün gamının heyecan verici bir hale dönüşümü başlıyor.

Bir yorum var.

Yorumunuzu Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s