Konsept: Renault Kwid, Quadrocopter’ i Eşliğinde Yeni Pazarlara Açılıyor

Yeni neslin teknolojiye bağımlılığı, otomobillerde değişimleri gerektiriyor. Genç alıcıların ihtiyaçları doğrultusunda otomobillerin teknolojik donanımlarında büyük değişiklikler görülürken, temel özelliklerde de yavaş yavaş bazı yenilikler ortaya çıkıyor. Renault, tasarım anlamında belki de “altın çağ” ‘ını yaşıyor, ve bu dönemdeki başarılarını oldukça ilginç konsept otomobillerle kutluyor. Delhi Otomobil Fuarı’ nda tanıtılan Kwid, Renault’ nun Avrupa ülkeleri dışında tanıttığı ilk konsept otomobili olma özelliğini taşıyor. Ancak bu özelliği, onun Hindistan, veya başka bir küçük pazara hitap eden bir konsept olması anlamına gelmiyor. Dünyadaki çeşitli “uydu” Renault tasarım stüdyolarından toplanan üyelerin tasarladığı Kwid, markanın yeni pazarlara hevesli yaklaşımını simgeliyor. Renault, son dönemdeki konseptlerini “yaşam döngüsü” çemberine göre grupluyor ve Kwid bu çemberin Explore- keşfet bölümünde yer alıyor. Crossover, hatta 3 kapılı SUV’ lere yakın görüntüsü ile vahşi bir kişilik hakkında izlenimler bırakıyor. Ancak dört tekerlekten çekiş sistemi bulunmayan araç, arazici özelliklerden çok teknolojik özellikleri ile öne çıkıyor. Konsept otomobil üzerinde çalışıyor olmanın tasarımcılara verdiği serbestlik, Kwid ile birlikte Flying Companion ( “uçan arkadaş” olarak Türkçe’ ye çevrilebilir) adlı bir quadrocopter’ in doğmasını sağlamış. Uzaktan kumandalı ölçekli maketler ile ilgili olanların tahmin edebileceği gibi, Flying Companion helikopteri andıran küçük bir cihaz. Kwid’ in güncel araçlardan en büyük farklarından biri, ön yolcu sırasında kanepe biçimde koltuklara sahip olması. Tesadüf, aynı özelliğe Kwid ile aynı gün ortaya çıkan Citroen C4 Cactus‘ ta da rastlıyoruz. Sürücü ise aracın ne sol, ne de sağ tarafında oturuyor. Kanepe formlu koltukların ortasında yer alan sürücü bölgesi, karşısında özgün tasarımlı gösterge paneli ve direksiyon gibi ögeleri barındırıyor. İç mekan, koltuklarda ve duvar kaplamaları ile başlı başına bir sanat eseri. 2008 Pekin Yaz Olimpiyatları’ nın ana mekanı olan Kuş Kafesi‘ ni hatırlatan bu kaplamalar, marka tarafından da aynı şekilde adlandırılıyor.

Dış tasarımda, yeni Renault tasarım anlayışının korunduğu, marka logosunun siyah arkaplanda ve siyah şeritlerle sunulduğu görülüyor. Siyah şeritler, kendilerinden daha şişkin olan farlara bağlanıyor. Farlar ve şeritler, burunda oldukça kısa yer kaplıyor, ve alt kısımdaki renkli hava çıkışı daha çok vurgulanıyor. Turuncu renkli bu hava çıkışı alta alta gelen pek çok yatay boşluk ile şık bir görüntü oluşturuyor. Bunun yanlarında ise yanak bölgelerinde içeri yapılmış siyah girintiler bulunuyor. Burna yakından bakıldığında görülen bir başka detay ise siyah şeritlerin altından başlayıp turuncu hava çıkışına kadar devam eden siyah noktalar. Gövde rengi, gri yüzeyde siyah şeritlerin altında çok sık aralıkla yerleştirilen noktalar, seyrekleşerek turuncu bölgeye yaklaşıyor ve sonlanıyor. Bu noktalar, aracın sportif görüntüsüne katkıda bulunuyor. Bu tip desenler başta telefon ve giyim ürünleri olmak üzere pek çok üründe maskülen özelliklere çağrışım yapılması için kullanılıyor. Burnun alt kısmına doğru turuncu bölgenin yok olması ve gri kaplamaların çoğalması izleniyor. Yana geçilirken, devasa yakıştırmasının uygun olacağı tekerlekler korkutuyor. Üç kollu renkli jant tasarımları ile yumuşatılan bu tekerlek görüntüsü, aracın yere basar görüntüsüne katkıda bulunuyor. Yan kısımda, ön cama bitişik yan camın sonlanması görülüyor. Tavanın bir kısmını kaplayan turuncu yüzeyin bir kısmı kapılara bağlı. Yukarı kalkarak fantastik biçimde açılan kapılar, Kwid’ in spor otomobillere bir göndermesi. Tavanda, turuncu parçanın arkasından gelen gri parça incelendiğinde onun üstünde de öndekine benzer bir noktalı desenin kullanıldığı görülebilir. Bu gri parçanın yan yüzeye inen uzantılarına bakıldığında tahmin edilebileceği gibi, bu parça hareketli bir mekanizmaya sahip. Cabriolet otomobillerdeki gibi arkaya kalan bu parçanın altına Flying Companion yerleşiyor. Yan cephede tekerlekleri saran köşeli çıkıklıklarda ve jantlarda görülen sarı kontur ise aracı süsleyen . temel renk. Arka kısımda, arka cam altındaki iki parçalı stop lambaları ilgi uyandırıyor. 3 boyutlu ince lambaların ortasından geçen gri yüzey, yan kısma uzayıp arka tekerleği saran kaplamaya bağlanıyor. Cepheler arasındaki bu uyum akılda kalıcı. Bagaj kapağı ve altında da noktalı desen son kez kullanılmış, ve en altta turuncu bir parça üstünde marka adı yazıyor.

İç mekanda, sürücü karşısındaki detayların tavanda bulunana benzer bir turuncu kaplamayla kaplı olması araçta bütünlük oluşturuyor. Gösterge paneli ile bütünleşen sıradışı direksiyon, tam bir çember oluşturmayan açık bir şekle sahip. Gösterge panelinin sol yanında renkli ekran yer alırken, sağında temel kontroller fiziksel düğmeler olarak bulunuyor. Renkli ekran, Flying Companion’ un temel işlevlerinin kontrol edilmesini sağlıyor. Başta fotoğraf çekmek ve trafik durumunu kontrol etmek gibi amaçları olan helikopter, bu ekran üstünden bilgi paylaşımında bulunuyor. Helikopteri aracın içinden bir kişinin kontrol etmesi gerekliliği düşünülürse, (otomatik modu da var ancak yararlı bilgi edinmek için insan kontrolü daha yararlı olmalı) trafik durumunu kontrol etmenin ne kadar kolay olacağı şüpheli hal alıyor. Fotoğraf çekme özelliği ise günümüzün sosyal medya ortamlarını zenginleştirecek farklı eserler yaratılmasını sağlayabilir. Yine de quadrocopter fikri günümüz için fazlasıyla gereksiz ve konsept otomobilin “konseptliğine” bağlanabilecek bir detay. Kwid, 1.2 litrelik turboşarjlı benzinli motora sahip, ve EDC şanzımanla geliyor. Marka, aracın bir elektrikliye kolayca dönüşebileceğini söylüyor.

Yorumunuzu Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s