Toyota Auris

Her otomobilin görünümünden doğan bir ruhu ve tarzı oluyor, aslında bu tarz kişiden kişiye değişkenlik gösterebiliyor. Yüzündeki, yani ön kısmındaki ifade, yanda kullanılan hatlar ve arkadaki bitiriş ilk düşünceleri oluştururken, iç mekanın malzemeleri ve en önemlisi rahatlığı, ayrıca sürüş tarzı da kullanıcısının aklında oluşan genel fikirlerin şekillenmesinde büyük yer tutuyor. Peki bir kullanıcının fikirleri neden önemli? Aslında bu soru iki taraftan cevaplanmalı.Öncelikle aracı bir süreliğine kullanan kişi için çok önemli olmasa da sahibi için onun davranışları ve imajı oldukça önemli. Yollarda ilerlemeyi sağlayan bu icat, otomobil, kullanılırken yoğun bir dikkat ve güven gerektiriyor. Kullanım sırasında sürücünün aracına güven duyması onun aklında daha az şey olmasını, ve dolaylı olarak daha sağlıklı bir yolculuk yapılmasını sağlıyor. Bir diğer yandan, araç ile sahibinin birlikteliği daha uzun sürüyor. Kullanıcının fikirlerinin önemi sorusunun diğer cevabı ise çok basit. Markalar satış yapmak ve iyi bir izlenim bırakmak istiyorsa, otomobillerini de olumlu şeyler düşündürecek şekilde tasarlamalı.Özetlendiğinde sürücünün otomobil hakkındaki fikirleri pek çok bakımdan önemli, sayılanlardan da fazla. Fakat bu fikirlerin oluşumu konusuna çok dikkat edilmeden tasarlanan otomobiller, genelde ya sırf para kazanmak için üretilmiş oluyor, ya da çok farklı bir amaçla tasarlanmış. Bu tür araçlar da kesinlikle bir bakımdan, yani tarz bakımından başarısız oluyor. Bu başarısızlığa yakalanan firmalardan biri de Toyota. Hem de en önemli sınıflardan birinde! Kompakt sınıf, yani ortalama bir sınıfta, herkesin az da olsa ilgisini çeken bir sınıfta Toyota, 2007 yılında satışa sunduğu Auris modeli ile yeni bir başlangıç yapmıştı. Corolla ismi ülkemizde bu zamandan sonra da devam etti, ancak Avrupa’ da sadece Auris ile kompakt sınıfta hayatına devam eden Toyota, bu modelle ne Avrupa ülkelerinde, ne de Türkiye’ de çok başarılı oldu.Tabi, Türk halkı olarak sedan seven bir toplumuz, bu nedenle Corolla’ nın şüphesiz bir avantajı vardı ancak hatchback’ lerin popülaritesinin arttığı bu yıllarda Auris yine çok sessiz. Toyota’ nın sade tasarımlı ve kullanışlılık odaklı Auris’ i 2010’ da gördüğü makyaja rağmen çok değişmedi ve ilgi çekmeye başlamadı.

Üstelik bu yıllarda pazara yeni Renault Megane ve Opel Astra gibi güçlü rakipler katılıyordu. Ve o zaman olduğu gibi halen çok görülmeyen güncel Auris, şimdi bütün dengeleri bozmaya geliyor. Doğru, Toyota sonunda sadelikten az da olsa vazgeçti, ve artık bakınca “Vay be! “ dedirtecek cinsten arabalar yapmaya başladı. Yeni Auris Eylül ayında Paris Otomobil Fuarı’ nda tanıtılacak ve tanıtımından önce yayınlanan resimleri ile şimdiden çok ilgi çekti.Yeni Auris, Toyota’ nın yeni tasarım anlayışına sahip ilk otomobil olarak tanıtılıyor ve bu anlayış Auris’ e bir ilaç gibi gelmiş. Yeni görünümü ile Auris, daha büyük, daha kaliteli ve daha ilgi çekici görünüyor. Olumsuz tarafları yok mu? Var. Ancak gülü seven dikenine katlanır. İç mekan her zaman Asya kökenli üreticilerden çekinme nedeni olmuştur ve yine malzeme kalitesi ve görüntü çekinmeye neden olabilir. Her ne kadar marka iç mekanın malzemelerini övse de, simetri bulundurmayan iç mekan kendini daha zor sevdiriyor. Tekrar dış görüntüye bakıldığında ise yeni farlar, yeni logo ve çevresi, yeni cam şekli ve alttan çıkık arka kısım Auris’ i özel bir araba yapıyor. Bakışları, detayları ve tüm görüntüsü ile çok dikkat çeken bir tasarıma sahip Auris, yollarda artık sadece bir otomobil olarak gezinmeyi bırakacak.Uzunluğunda 3cm’ lik bir uzunluk olsa da çok daha uzun ve içeride daha çok alan sunuyormuş gibi görünen Auris, aileler kadar gençlerin de ilgisini çekecek gibi. Yeni Auris, tamamen yeni şekli ile sınıfındaki diğer modeller arasında çok iyi bir aerodinamik sunması ile dikkat çekiyor. Bu sayede yakıt tüketimi de düşüyor. Fakat bu azalma bir tek aerodinamik nedeniyle değil. Aracın yüksekliğinde ve ağırlığında yapılan değişiklikler de aracın daha az yakıt tüketmesini sağlıyor. 40 kg daha hafif olan yeni Auris, Toyota’ nın çevreci teknolojiler konusunda bir öncü olduğunu tekrar kanıtlıyor. Motor gamını üçe bölen marka, eşit miktarda benzinli, dizel ve hibrit seçenek sunuyor. Böylece hibrit motorların da önemli seçeneklerden olduğunu kanıtlayan marka, hibrit versiyonun olabildiğince az dezavantaj sunması üzerinde çalışmış. 360 litrelik bagaj kapasitesi, piller nedeniyle genelde alandan kayıp yaşatan hibrit modellerde bile aynı. Yani artık hibrit modelin fiyatı dışında çok az kötü yanı bulunuyor.Toyota’ nın tarzdan yoksun çok da başarılı olamayan güncel Auris’ i, hibrit konusundaki başarısını yanına alarak yepyeni modeline geçiyor. Tamamen yeni tasarım hem çok güzel, hem de yakıt tasarrufu bile sağlıyor. Yeni görüntüsü, tarzı onu yollarda öne çıkan araçlardan biri haline getiriyor. İç mekan mı? Bu olumlu yönlere gölge düşürebilecek tek şey iç mekan. Simetrik olayan ve kalitesiz görünen iç mekan hakkında gerçek yargıya ulaşmak için kendi gözünüzle görmeniz gerek. 1.8 litrelik hibrit  motor daha alınabilir durumda ve iki dizel motor (1.4d ve 2.0d ) ile iki benzinli motor (1.33 ve 1.6.) açıklanan motorlardan.

Aracın görüntüsü incelenmeye başlandığında, özellikle ön kısmın ruh meselesini baştan çözdüğü görülüyor. Arkaya incelerek uzayan içi koyu renkli farlar, logonun konumlandırılışı aracın güzel görüntüsünün temel ögeleri. Burnun ortasında kaput altından çıkan dikey bir kol üzerinde bulunan Toyota logosu oldukça büyük. Logonun bulunduğu kolun iki yanından çıkan ve yukarıya doğru uzayan kollar siyah görünüyor, bunlar ızgaraları oluşturuyor. Farlara kadar devam eden bu siyah bölümlerin ortasından farlara doğru uzayan parlak çizgiler geçiyor. İşte dikkatli bakılınca bütün anlamın çıktığı kısım: Bu çizgiler sırf güzel görüntü için orada bulunmuyor. Farların içindeki sinyal lambalarının bulunduğu bölümün altından geçen parlak çizginin devamı aynı zamanda bu ince parlak şeritler. Farların iç yan kenarına bakıldığında görülen bu bölümün altında Bi-Xenon aydınlatmalar bulunuyor ve bu merceklerin arkasında da alışkın olduğumuz karışık görüntülü far detayları yer alıyor. Farların içinde devam ediyormuş gibi görünen bu ince parlak çizgiler ön kısmın gizli detaylarından. Farlar arkaya ince bir parmak gibi uzuyor ve üst ile alt kenar hep yukarıya çıkıyor gibi. Ancak alt kenar yan kenarla birleşmeden hemen önce yaptığı aşağı inme ile fazla basitliğin önüne geçerek belli etmese de öne hareketlilik katıyor. Alt kısımlara bakıldığında ise parlak çerçeveli büyük panjur görülüyor. Hava çıkışının önünde duran bu bölüm, en üstte plakayı tutuyor ve yan kenarları aşağıya doğru açılır şekilde. Üst kenarı düz, yan kenarları dendiği gibi aşağıya doğru yanlara açılır şekilde olan panjurun üst kısmında parlak siyah bir bölüm bulunuyor ve plaka burada, alt kenar ise yan kenarlarla birleşmeyen kalın parlak bir şerit şeklinde. Bunun da altında görünen siyah kısım ile beraber aracın alt kısmı sonlanıyor. Bu büyük panjurun iki yanında ise üçgen benzeri yuvalarda sis farları bulunuyor. Üçgene benzer siyah girintiler burnun eğiminden farklı olarak içeri girmiş durumda düz olarak karşıya bakıyor ve büyük yuvarlak sis lambaları böyle sergilenmiş oluyor. Kaput üzerine bakıldığında ise önemli detayların sanki altı çizilmiş gibi. Toyota logosunun yanından çıkan kolların tam farlarla birleştiği çizginin devamı gibi olan çizgiler, ön camın yan kenarlarından öne doğru uzayarak geliyor fakat asıl kollarla birleşmiyorlar. Bunlar dışında detay barındırmayan ön kısım oldukça güzel ve bu hafif agresif görüntü yanda da devam ediyor.

Önden arkaya eğimle çıkan alt kenar, arka kapının ardından kendini daha dik bir kenara bırakıyor ve bu kenar tavana yakın bir yerde yuvarlak eğimli tavan çizgisi ile sonlandırılıyor ve bu çizgi de alt kenarın başladığı yere dönüyor. Şekli böyle oluşan yan camın alt ve arka kapıdan sonraki dik kenarının çevresinde parlak çizgiler bulunuyor. Kapılar ile cam sınırları arasındaki bölgede kaygan siyah malzeme bulunuyor. Üçüncü yan cam parçasının eklenmesinin de aracın daha uzun görünmesinde şüphesiz büyük etkisi var. Yan sinyal lambaları yan aynalar üzerinde bulunuyor ve tekerleklerin çevresinde de yuvarlak vurgular bulunuyor. Kapıların altına bakıldığında ise çok hafif bir çizgi görünüyor. Arka tekerlek yuvasının iç köşesinden çıkan yukarı kalkık kenar, sonra yavaşça aşağıya inişe geçiyor. Kapı kolları sade şekilli ve jantlar da güzel tasarımları ile dikkat çekici. Arka tasarım ise tasarımın ön bölüm dışındaki en güçlü bölümü. Öne uzayan arka stop lambaları değişik şekilleri ile dikkat çekerken, bu lambalar birbirlerine çıkık bir gövde rengi kol ile bağlanıyor ve bu kolun ortasında marka logosu, altında bagaj açma düğmesi bulunuyor. Bu hoş görüntü ise 2 adet dezavantaja sahip. Öncelikle düğmenin kapağın üst yarısında olması kullanım için zorluk yaratabilir, diğer yandan bu bagaj kapağı tasarımı çok sportif görünse de arka camı çok kısıtlıyor. Kapağın sonlarında başlarken açılan stop lambaları, arka camın sonunda bir yukarı bir de aşağı uzantı yapıyor. Öne uzantısı daha geniş olan farların içinde beyaz ve turuncu detaylar bulunuyor. Kapağın alt kısmında marka adı ve model adı iki yana hizalanmış halde yazıyor, kapağın altında oldukça çıkık tampon başlıyor. Bu tampon tasarımı araca daha da sinirli bir hava katıyor. Mutlu veya kızgın olması fark etmez, aracın bir ruhunun olması oldukça yeterli. Çıkık tamponda siyah bir bölüm görülüyor ve bu bölümün üst ile yan kenarları parlak çizgilerle çevreleniyor. Siyah bölümün ortasında plaka, yan yukarılarında ise içeri gömülü ince uzun kedigözleri bulunuyor. Bir yanlış anlaşılma olmasın, kedigözleri siyah bölümde değil gövde rengi kısımda. Tavanının panoramik cam ile kaplı olduğu görülen Auris’ in bu donanımla gelen bir diğer özelliği de sınıfının en büyük panoramik cam tavanlarından birine sahip olması. Kişilikli, ve kendini sevdirmeyi başaran bir dış tasarım değil mi?

Ancak lütfen iç mekandan beklentileriniz bu kadar yüksek olmasın. Öncelikle son yıllarda hep otomobil iç mekanlarında bir simetri görüyoruz, ancak Auris bundan yoksun. Hadi, bari öyle olsun ama uyumlu detaylar da yok. Yani biraz değişik bir iç mekan görüyoruz. Sportif görünen göstergeler ise beğenilen az sayıdaki detaylardan. Renkli göstergeler dışında direksiyon da güzel, fakat gözler daha sağa kayıp orta konsol bölgesini görünce işler karışıyor. Haydi Toyota! Daha iyisini yapabilirdin. En sütte değişik görünümlü hava çıkışları, yanlarında zoraki yerleştirilmiş bir dijital saat, altta parlak çerçeve içinde navigasyon ekranı, altta havalandırma kontrolleri ve eğimli bir yüzeyde vites kolu orta bölgenin hem göz yormasına hem de hoşa gitmemesine neden oluyor. Üstelik orta konsoldan sonra yan kapıya uzayan bölge açık gri bir kaplamaya sahip. Nereden geldiği anlaşılmayan bu detaylar ile söylenebilecek en basit şey Toyota’ nın dış tasarım için yaptığı gibi iç mekana da bir anlayış bulması ve hep bunu uygulaması. Arka sıra ise uzayan diz mesafesi ile biraz gülümsetiyor. Auris güzel bir otomobil, bir tarza sahip ve çok etkileyici. Görkemli. Fakat iç mekan buna gölge düşürebilir. Genişlik hissi güzel fakat görüntü zorlama. Aracın tüm yönleri de kabullenilebilir elbette, onun tam size uygun otomobil olduğunu düşünmeniz saçma kaçmaz. Fakat her yönü detaylı incelendiğinde iç mekan biraz sorun çıkarıyor. Görüntüye değer mi? O sorunun cevabı sizin. Fakat söylenebilecek bir şey var, bu aracın bir ruhu var. 39.900 TL ‘ den başlayan fiyatlar ise günümüze göre kompakt sınıf için çok uygun.

Bir yorum var.

Yorumunuzu Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s