Audi A4

Son yıllarda orta sınıf, otomobil dünyasının en değerli sınıfı olarak ışıldıyor. Çoğu marka için en üst kalitedeki aracın sınıfı olan orta sınıf, her markanın gücünü arttırmak istediği bir savaş meydanı haline geldi. Geçmişini inceleyecek olursanız, 1990’ ların başına kadar giden orta sınıf, 2010’ a kadar bu kadar popüler bir sınıf değildi. Her bilindik markanın bu sınıfta araçlarının bulunmasına rağmen, alıcıların diğer seçimlerinin önüne geçmeyi başaramayan orta sınıf, artık daha üst düzeyde araçlar yapan markalar için de önemli bir alan halini aldı. Üst düzey markaların da bu sınıfta modelleri oldukça uzun zamandır bulunuyordu, ancak ne olduysa, orta sınıfın satışlarının patlaması ile bu kategori onlar için daha değerli olmaya başladı. Bu yılların gelişinin getirdiği tasarım çılgınlığı da işin içe dahil olunca, bu markalar hem müşterilerin taleplerine uygun orta sınıf araçlar üretmek durumunda kaldı ve bunların kaliteli tasarımlarla yola çıkması zorunlu oldu. Üst düzey markaların en soğukkanlısı Audi ise, bu sınıftaki modelini makyajlamak ile işe başladı. 2008’ de yola çıkan son nesil, bu yıl yeni suratına ve özelliklerine kavuştu, ve bizlere tamamen yeni bir ürünmüş gibi tanıtılıyor. 2008’ den bu yana Audi’ nin tasarım anlayışında meydana gelen değişimlerin de etkisiyle, yeni A4, ilk bakışta size sinirli bir köpek gibi gelebilir. Ancak suratını detaylı incelemeye başladığınızda farların içine bakınca, onların ne kadar düşünceli göründüğünü fark edebilirsiniz. Farların son yıllarda göz oyunları ve dikkat çekici ögeler ile cazibe merkezi haline getirilmesi, A4 tasarımcılarını yeni illüzyonlar yapmaya zorlamış. Izgara şekli ise altıgen hale getirilmiş. Yan tasarımda ise değişen detay bulmak oldukça zor. Yan cam şekli, uzun yıllardır Audi’ nin koruduğu şekilde, alt kenar düz, üst kenar yuvarlak. Oldukça sade yan tasarım, nesillerdir Audi’ yi sevmeyenlerin yakındığı detay ve halen öyle olmaya devam ediyor. Arka tasarımda ise arka farların şekli korunmuş, ortalarına beyaz eklemeler yapılmış. Bu yenilikleri toplayınca yeni bir model etmiyor, o kesin. Ancak model beklenen tadı yeniden sunmayı başarmış. Ön tasarımı akıllarda kalan model, iç mekanda ahşap eklentiler ve siyah kaplamalar ile yolcularına konforlu yolculuklar sunuyor. Lüks görünümün olduğu kesin, ancak içiniz karardığı da bir gerçek, bu nedenle daha açık renkleri tercih edebilirsiniz. Bu renklerin setleri de oldukça güzel görünümler oluşturuyor. 480 litrelik hacim sunan bagaj ise orta sınıfın hitap ettiği müşteri kitlesi için uygun olmalı. Uzun yolculuklar için bavulların rahatça konulabildiği bagaj sıkışık hale getirilerek iç mekana bavul almadan yolculuk edebilirsiniz. Yeni nesil A4’ ün en büyük avantajı ise yeni motorları. Dört silindirli 135 beygirlik motor başlangıç seviyesindeki motor ve motor gamı 245 beygirlik motorlara kadar gidiyor. Başlangıç seviyesi motorun karbondioksit emisyonu da 8 gr düşürülmüş. Bu büyük bir değişim değil, ancak son yıllarda atılan çevre dostu adımlar arasında bazı markaların sessiz kaldığı düşünülürse bu da yeterli. Audi, yeni nesil A4’ de Audi Connect sistemini de kullanıyor. Bu sistem ile navigasyon Google Earth’ ün verileri ile çok daha kaliteli hale geliyor ve evde rotanızı planlayıp, aracınızdan bu rotaya ulaşabiliyorsunuz, geriye kalan araç yapıyor. Araç aynı zamanda dünyaya internet ile bağlı oluyor. Yani asıl yeniliklerin motorlar ve teknoloji konusunda yapıldığını söylemek yanlış olmaz.

Tasarım detaylı incelenmeye başlandığında ise markanın farların soru işaretine benzer aydınlatmalarına nokta koymak yerine yepyeni LED aydınlatmalara geçtiğini görebilirsiniz. Farların şeklinin değişmesi ile çok dikkat çekici hale gelen ön yüz kimliği oluşturuyor. Farların içe bakan yan kenarı, altıgen ızgaranın yukarı bakan yan kenarlarına paralel ve üst kenar yana uzuyor, dış yan kenar ise aşağıya eğimli iniyor. Alt kenar bir süre düz gidiyor, ardından basamak aracılığıyla yukarı çıkıyor ve daha yukarıda iç yan kenarla birleşiyor. Farın derininde bulunan yuvarlak merceğin çevresinde çizgi LED aydınlatma bulunuyor. Merceğin yanından geçip aşağıya inen, sonra düz olarak diğer uca giden ve yukarı kalkıp tekrar merceğe dönen bu LED aydınlatma, oldukça vahşi bir hava katıyor araca. Izgaranın çevresinde ise parlak çizgi bulunuyor. Tüm kenarları çevreleyen bu kaplamanın içindeki ızgara bölgesinde ise yatay kollar belli aralıklarla geliyor. En üstte marka logosu, onun altında dolgulu kısımda ise plaka bulunuyor. Altıgen ızgara oldukça şık görünüyor, onun altında ise bir hava boşluğu bulunuyor, ve üstteki ızgaranın simetriği şekilde başlıyor, ancak aracın alt çizgisi nedeniyle kesiliyor. Sis farlarının bulunduğu siyah zeminler ise şekil bakımından düzeltilmiş ve aracın genel havasına uyumlu hale getirilmiş. İki yan kenarı içeri eğimli olan sis farı yuvasının üst ve alt kenarı düz. Yanlara yakın kenarın civarında ise eğimli kenarları olan bir dikdörtgene benzer sis farları bulunuyor. Kaput üzerindeki çizgiler ise yüzünde boya bulunan bir adam haline getiriyor aracı. Farların üstteki keskin ucuna doğru gelen çizgiler, yavaşça sonlanıyor. Farların altına bakıldığında ise buralarda da çizgiler olduğu görülüyor.

Yan tasarımda ise çok önemli detay bulunmuyor, ya da gözünüzü üzerine çeken. Önden arkaya düz giden, ve arkada yumuşak bir köşe ile yukarı kalkıp başlangıç noktasına tavana paralel dönen kenarlar ortaya basit bir yan cam getiriyor. Arka kapıdan sonra üçüncü bir cam da bulunuyor. Kapı kolları oldukça sade şekilde ve renk oyunları bulunmuyor. Tekerlekler çevrelerindeki vurgular ile çıkık hale getirilmiş, görsellik bakımından ise yine çok farklı bir tat sunulmuyor. Ön tasarımla bağlantıyı ise farların en dıştaki ucundan gelen çizgi sağlıyor, bu çizgi arka farlara doğru giderken sonlanıyor. Yan sinyal lambaları ise oldukça ince ve yan aynalar üzerinde. Arka tasarımda ise farların içine beyaz üçgen parçalar dahil edilmiş. Üst kenarın iç ucundan aşağıya eğimli inen kenar, daha sonra düz alt kenar ile birleşiyor ve dik yan kenar ile üste dönüyor. Farın içindeki detaylarda da ufak değişimler yapılmış, ancak marka belki makyajsız haldeki gibi iki farklı far görünümü sunabilir. Farların üst kenarının aşağıya inen ucunun sonundan başlayan düz yatay çizgi ise bagaj kapağına açılma yeri sunuyor. Daha çıkık olan bu bölgenin üzerinde marka logosu bulunuyor. Daha içeride olan kısımda ise plaka ve model adı yazıyor. Altta ise siyah kaplama yukarı çıkıyor ve sol tarafında iki adet egzoz çıkışını bulunduruyor.

Sorunsuz bir kullanımı günlük yolculuklarda sunan A4’ ün uzun yollardaki yüzünü görmek için aracın makyajlı halinin ülkemiz yollarına çıkmasını beklemek gerek. İç mekanda ise siyah kaplamalı versiyonun düzgün ışık ile ne kadar güzel göründüğünü görüyoruz. Direksiyonun ortasında yuvarlak bir parça bulunuyor ve bunun üzerinde parlak çember içinde logo bulunuyor. Bu yuvarlak parçanın üzerinden üç parça çıkıyor. Parlak çizgilerin bulunduğu direksiyon oldukça sportif. Göstergeler ise oldukça sportif yazı tipine sahip.  İki ana gösterge arasında ufak bilgi ekranı bulunuyor. Direksiyonun solunda havalandırma çıkışı, sağında ise orta konsol parçaları bulunuyor. Göstergelerinki ile aynı siperliği paylaşan orta konsolun en üstünde navigasyon ekranı bulunuyor, altında ise hava çıkışları. Daha sonra CD girişi, ve havalandırma çıkışları. Daha sonra düzleşen zeminde vites kolu bulunuyor. Bu zemine dikkatli bakılınca ise ortadaki yuvarlak parça dikkat çekiyor. Bu parça döndürülerek navigasyon menüleri kullanılabiliyor, ve harfler de bununla giriliyor. Bu yüzeyde de çok fazla düğme bulunuyor. Sağ tarafta ise ahşap kaplama başlıyor. Kapı iç yüzlerinde de bu kaplama bulunuyor. Koltuk kumaşlarının rengi hoş. Kısacası iç mekan görsel bakımdan sorunsuz. Arka sıranın konforu diz mesafesi bakımından çok iyi düzeyde değil, ancak koltukların arkasının plastik kaplı olması kumaşın doğurabileceği sorunları gideriyor. Aracın ülkemizdeki fiyatı ise henüz belli değil, ancak 105.000 TL civarında olacağı söylenebilir. Bu oldukça uçuk bir fiyat, ancak markanın özelliği nedeniyle A4’ ü istiyorsanız buna hazır olmalısınız.