Peugeot RCZ

Yaklaşık bir 10- 15 yıl önceye kadar iki kelime bir otomobil markasını tamamıyla farklı bir kimliğe ulaştırabiliyordu. Daha üst düzey marka olmaya bir anda geçiş yapılabiliyordu bu iki kelimeyle. Bu iki kelime, son yıllarda ise her markanın ürün gamında bulundurduğu bir modeli tanımlıyor. Artık bu iki kelimenin türevleri çıksa da yine de gücü büyük. Spor araba. Bu iki kelime, çoğu sınıfta bir türevini bulunduruyor. Küçük sınıf, kompakt, orta, orta üst sınıfın dışında tek başına bu formda üretilen modeller arasına, son yıllarda bu sınıflarda hiç rastlamadığımız markaların modelleri de girmeye başladı. Bu yazımızın konuğu, Peugeot RCZ. Bir kısmımız onu dizilerden, bir kısmımız onu yollardan tanıyor. Geçtiğimiz yıl mayıs ayında tanıtılan RCZ, çoğumuza en başta ülkemizde çok tutulmaz gibi geldi. Sınıfındaki araçlara çok benzememesiydi bunu düşünmemizin kaynağı herhalde, ancak Peugeot bu ön yargımızı yıktı. Yollarda beklenenden fazla RCZ  görüyoruz. Ülkemize sadece siyah ve beyaz renklerle ithal edilmesi çoğu kullanıcı için hiç sorun olmamış anlaşılan. RCZ, parlak yan çıtaları dışında gövdesi siyah veya beyaz olarak ülkemize geliyor. Ancak bu renkler sanki araç için gizemli bir kimlik oluşturuyor. 2010’ dan önce 308’ in bir versiyonu, 308 RCZ olarak tanıtılan araç, şimdi her ne kadar tek başına RCZ olarak adlandırılıyor olsa da 308 platformu üzerinde. Kompakt coupeler arasına daha çok yakışsa da, RCZ daha üst düzey sınıflarda bulunan spor arabalar arasında bile güzel görünüyor. RCZ, spor arabalar arasında olduğu için, performans konusunda da tatmin etmesi gerekiyor. 1,6 litrelik, turbo beslemeli motor, 200 ve 156 hp’ lik iki güç ünitesi ile satışta. Ancak daha çok tercih edilmesi beklenen otomatik versiyon ise sadece 156 hp’ lik versiyon bulunuyor. Rakiplerinden çok da geri kalmayan teknik özellikleri ile RCZ gerçekten etkileyici bir otomobil. Bayanlara da baylara da çok yakışan araç, iki renk seçeneğine de uyumlu.

Aracın ön tasarımına baktığımızda 308’i çağrıştıran hatlar yoğun. Yanlara uzayan üçgensi, yumuşatılmış kenarlı farlar oldukça büyük ve klasik Peugeot görünümünde. İki farın arasında ise Peugeot logosu eski şekilde bulunuyor. Bunu derken şunu kastediyoruz: 508’ deki gibi kaput üstünde değil de, alt ve yan kenarları parlak kaplamalı siyah zemin üstünde. Ancak yeni logo bulunduğu için biraz daha farklı görünen bu kısımdaki siyah zeminin malzemesi de farklı. Bu parçanın altından geçip, farların üstünden ön cama doğru giden vurgular ise dikkat çekici. Vurguların altında ise büyük ızgara bulunuyor. İki yan kenarı içeriye bakarak aşağıya inen ızgaranın iç kısmının en üstünde parlak çıta, onun altında parlak plastik kalın parça, onun da altında ise sırayla yine parlak çıtalar bulunuyor. Plaka ise üçgen ızgaranın en altında bulunuyor. Farların altına doğru bakıldığında ise sis farları dikkat çekici vurguları ile kendilerini gösteriyor. Aşağıya doğru bakan sis farlarının vurgularının da altında bir girinti daha bulunuyor ve bu büyük ızgara ile yan tekerlekler arasında kısa bir düz zemin oluşturuyor.Büyük ızgara ile sis farları arasından geçen şerit detayların hepsini ayırıyor. Kaput üstünde farların üstünden geçen vurgu dışında vurgu barındırmayan araç aslında oldukça sade bir görünüme sahip.

Yan tasarımda da bu sadelik devam ediyor ancak bulunan detaylar doyurucu. Audi TT’ lere özenilmiş yan kısım tasarlanırken bu belli. Güzel de olmuş aslında, ancak Peugeot kimliğini kaybetmemiş. Hala aracın bir Peugeot olduğunu biliyoruz. Çıtasız ön camın yanında bulunan üçgen camın boyutu, aracın arka sırasının ne kadar konforlu olacağına (!) dair fikir veriyor. Önden yana doğru düz giden hat, ön camın sonuna doğru eğimle yukarı çıkıyor. Azıcık yükseldikten sonra tekrar düz gitmeye başlayan yan hat, aynı eğimle arkaya da devam ediyor. Çıtasız ön kapı ve şekli gerçekten hoş detaylar. Aracın bir diğer ilgi çeken detayı ise tavan ile yan camları ayıran parlak çıtalar. Burundan arkaya kadar giden bu çıtalar her modelde aynı renkte. Bu parçaya ihtiyaç duyulmasının nedeni tavanın cam olması. Bu parça olmadan daha çirkin bir çözüm bulunulabilirdi, ancak bu parça otomobile bir özellik daha katıyor. Tavanı incelemek yaptığımız bir ilk. Bize bu imkanı tanıyan ise ilginç tasarımı ile RCZ. RCZ tavanında iki adet bombe bulunduruyor. Ya da cam tavanın ortasında içe bir girinti var desek de yanlış olmaz. Bu ilginç detay iç mekanda bir konfor sorunu yaratır mı, bunu kullanıcılara sormak gerek. Aracı jantları da çok şık. Arka tasarıma baktığımızda ise çıkık bir kalça görüyoruz. Arka kısım arka tekerleğin çevresindeki vurgu ile daha da çıkık, içeri girmemiş. Arka farlar da şekilleri ile dikkat çekiyor. Dış yan kenarları tekerleğin eğimine benzeyen ve düz alt kenar dışında diğer kenarı da buna uyum sağlayan, ortasında beyaz şerit bulunduran farlar oldukça beğeni topluyor. Arka kısımda dikkat çeken bir diğer detay da sportif egsoz çıkışları. Aşağıdan yukarı yükselen siyah kısmın sol yanında bulunan iki adet şık parlak egsoz çıkışı ve onların biraz üstündeki iki yana giden vurgular ilgi çekiyor. Bu vurgular anlamsız gelebilir, ancak onlar olmasa orada oluşacak boşluğu kapatmak için kullanılmışlar. Bagaj kapağı ise boyutundan bagajın içini belli ediyor. Yetersiz bagaja tek çözüm, zorlukla kullanacağınız arka koltuklar olabilir. Kapağın bir yanında özel yazı tipi ile marka adı, ortasında girintisinde yeni logo ve diğer yanında özel yazı tipi ile model adı yazıyor. RCZ, Peugeot ailesinde harf içeren ilk üye. Ancak ondan sonra iOn  bunun 2.si oldu. Plaka ise bagaj kapağının altında girintisinde bulunuyor. Sportif ve değişik dış tasarımı ile RCZ, beğenenin alması gereken bir araç. Ancak beğenmeden önce şunu da bakın:

Aracın iç mekanında sadece iki kişi yolculuk edebilecek. Arka sıraya birini oturttuğunuzda ise tüm yol boyunca onun itirazlarını dinlemek zorunda kalabilirsiniz. Yetersiz genişlikteki arka sırası dışında ön kısma baktığımızda 308’ i andıran konsol dikkat çekiyor. Parlak siyah zemin üstünde iki kenarda iki adet düğme topluluğu bulunuyor ve bunlar parlak çerçeveler ve kollarla ortadaki büyük yuvarlak düğmenin zeminiyle birleşiyor. Daha aşağıda yine yuvarlak çevresinde havalandırma kontrolleri ve ekranları yer alıyor. En üstte ise 3 yuvarlak bulunuyor. İkisi havalandırma biri ise analog saat. Vites ise şık. Orta konsola uzaktan bakıldığında güzel görünse de yakından o kadar hoş değil. Sportif göstergeler yazı tipleri ile beğeni topluyor. Deri ve plastik iyi kullanılmış. Şık kapı iç yüzleri ile ön sıra sınavı geçiyor. Ancak arka sıra… Bu araç daha çok sevgililer için. Ancak tek başınıza kullanacaksanız hata yapmadınız. Şu sıralar RCZ almak için en kötü zaman. Ağustos’ u bekleyip daha ucuz  2012 model araçları almak daha ekonomik olacaktır. 156 hp’ lik otomatik versiyon bu zamanda 79.183 TL olacakken, 200 hp’ Lik manuel versiyon 80.520 TL olacak. Yani bu araca talipseniz azıcık daha dişinizi sıkın, 2012 modellere yetişin. RCZ hakkında şunu söyleyebiliriz: Dıştan şahane, içeriden ise ön sırası cazip. İlginç ve almaya değer bir araç, tabi beğendiyseniz. Acaba cabriolet bir RCZ gelir mi?

Bir yorum var.

Yorumunuzu Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s