Hyundai Veloster

Avrupalı üreticiler Avrupa pazarına tahmin edebileceğiniz gibi daha hakim. Ancak bu durum ülkemizdeki gibi yavaş yavaş tüm Avrupa için değişmeye başlıyor. Uzak doğulu markaların yaptığı ataklar bazı tüketicilerin dikkatini çekse de daha çok kişinin dikkatini çekmeye çalışmak sadece modeller aracılığıyla yapılan bir iş değil. Bunun güzel bir örneği Toyota. Geçmişte bile bir çok kaliteli modele sahip olan marka, bu yıllarda yaptığı başka işlerle öne çıkıyor. Bu iş, düzgün bir imaj oluşturmak. Halkın içinde “ Aman be, Japon’ dan, Koreliden ne beklenir” gibi düşünceler çok fazla. Bu düşünceyi yıkmak için yapılacak en önemli şey, markanın tıpkı Avrupalı markalar kadar kaliteli olduğunu ve onlar kadar kaliteli araçlar üretebileceğini, Avrupalı araçlarla rekabete girebileceklerini göstermek. Bunu bu aralar Hyundai deniyor. Ve başarıyor da. İnsanların gözünde iyi bir yere gelmek için imaj önemli demiştik. Ancak yine de yapılan araçların tarz sahibi olması da önemli yere sahip. Belirli tarzdaki arabalar, o markanın adı duyulduğunda akla gelmeli. Ve bu Hyundai için yavaş oluyor. Eskiden her aracında farklı tarzlar deneyen ve tam bir aile bütünlüğü oluşturamayan marka, son olarak “i” serisi içinde az da olsa bir bütünlük oluşturmuştu. Ve şimdi, i serisinden sonra Hyundai gerçek bir yüz belirliyor kendine. Altıgen ızgaralı ön yüzleri ile herkesin aklına oturmaya başlayan yepyeni Hyundailer beğeni topluyor. İx35, ix20 ve i40 gibi araçlarında yeni yüz ifadesini gösteren marka bu araçlarının kalitesi ile Avrupa yollarında daha çok öne çıkıyor. “New Thinking, New Possibilities” sloganı ile müşterilerine daha kaliteli gözüken markanın bugün size yepyeni ve hiç benzeri olmayan bir modelini tanıtacağız. Hiç benzer modele sahip olmaması, onu sınıfında iyice yükseklere oturtuyor. Henüz hiçbir yerde satışta olmamasına rağmen şimdiden gençlerin dikkatine çeken bir model bu. İngilizce’ de sürat anlamına gelen Velocity ile Roadster kelimesinin birleşimi onun adı. O, Hyundai Veloster. O, 4 kapılı bir coupe. Evet bu doğru. Onu farklılaştıran en büyük özelliği sıradan olmayışı. Sol tarafında bir tek sürücüye, sağ tarafında ise iki sıranın da yolcusuna kapı sunan Veloster, simetrik olmayabilir. Ancak bunu çok iyi gizliyor. Kızgın suratı ve çekirdek şekilli arka farları, bir çok vurgusu onu son derece sportif bir araç haline getiriyor. Eksikleri yok değil. Ancak Hyundai için çok büyük bir adım. Volkswagen Scirocco’ yu kendine birincil rakip seçen araç, Peugeot RCZ’ den çok daha geniş olduğu için onu çoktan eleyen araç, kompakt sınıfta 2 modele sahip olan Hyundai’ nin üçüncü silahı olacak. ix20 ile ailelere, i30 ile çiftlere ve Veloster ile gençlere hitap eden marka bir çok kişiye uyduğunu gizliden gizliye bir kere daha anlatıyor. Veloster’ in tasarımı oldukça güzel.

Ön tasarımda ilk olarak altıgen ızgara dikkat çekiyor. Üst kısmında siyah ve uzun bir parçanın altında gümüş şerit üstünde Hyundai logosu bulunan ızgaranın orta kısmına metal parça giriyor ve burada plakaya yer açıyor. Alıştığımız bir Hyundai detayı olan logonun altından ona paralel geçen gümüş şeridin iki kolu, yukarı uzuyor. Araya giren metal kısım ise ızgaranın alt kısmında düz bir kenar çizip yukarı çıkıyor. Izgaranın alt kısmı siyah ve siyah kısmın çevresi parlak çizgi ile süslü. Burada tam bir altıgen ızgara yok ancak üst kısımla alt kısım arasındaki metalin üstünden geçen kabartılar altıgen şeklini tamamlıyor. Alta doğru genişleyen ızgaradan sonra farlara bakıyoruz. Farlar da oldukça dikkat çekici. Arkaya incelerek uzayan farlar, önde aşağıya uzayan bir uca sahip. Ayrıca, sis farlarının yanından başlayıp yukarı çıkan vurgu far nedeniyle bitmiyor, fara hükmediyor ve farın üstünde kendine yer açıyor. Farın alt kenarında girinti görünümü bu yüzden oluşuyor. Oldukça sportif olan bu detaydan sonra sis farlarına bakınca, paralel kenar şeklini görüyoruz. Kaput üstündeki vurgular da oldukça ilginç. Kaputun ortasından çıkan iki kol, ön cama bir daire çizerek ulaşıyor. Aracın fıstık yeşili ve turuncu renkleri de oldukça güzel.

Aracın yan tasarımını iki parça olarak anlatacağız, çünkü bildiğiniz gibi iki yan farklı. Çift kapılı yan kısımda ön camla yan cam birleşik olduğu için, ön camın alt kenarı yeniden başlamıyor. Ön sıra kapısının hizasında düz gidip, arka kapıya doğru yükselen ve daha sonra tavana paralel öne dönen cam şekli oldukça güzel. Bu aracın bir diğer özelliği Giulietta’ daki gibi arka kapının gizlenmiş kolla açılıyor olması. Önden çapraz bakınca, ön farların arkaya uzayan ince kenarının ön tekerleğin vurgusuna uyumlu şekilde büküldüğü görülüyor. Ön kapı kolunun üstünden düz bir vurgu geçiyor, ancak bu vurgu sadece iki tekerlek arasında kalıyor. Arka tekerleğin vurgusu da oldukça geniş. Kapılar altında ise önce yukarı kalkıp, sonra aşağıya inen üçgen şekilli vurgu dikkat çekiyor. Kapılar arasında kaygan siyah malzeme kullanılmış. Diğer yanda ise cam biraz daha erken bitiyor. Önden kapının sonuna kadar düz gidip, sonra bir çok kere eğim değiştirerek yukarı kenara kadar giden cam şekli, en son öne dönüyor. Arka sıranın diğer yan camı üçgen şekilli ve yeterli boyutta. Vurguların yerleşimi aynı. Yakıt kapağı ise sol tarafta, arka tekerleğin vurgusunda bulunuyor Aracın jantları da oldukça sportif. Görsellerde dikkat ettiyseniz jantların üstündeki dikey kolların içinde gövde renginde çizgiler bulunuyor. Aracın arka tasarımı da son derece şık. Her an kalkışa hazır görünen aracın arka camı oldukça büyük. Arka sıranın camının hizasından başlayan bagaj kapağının camı, düz kısma inerken kararıyor ve burada fren lambası bulunuyor. Arka stoplar tek başlarına incelendiğinde öne uzayan üçgensi farlar olarak gözükse de, onların devamı olan vurgularla incelendiğinde çekirdek şekline benzedikleri görülüyor.                 İki vurgu arasındaki boşlukta ise Hyundai logosu, onun altında bagaj açma boşluğu ve en son ise klasikleşmiş ve retromsu bir yazı tipi ile Veloster yazılmış. Arkanın altına doğru bakılınca arka tekerleklerin yuvarlak vurgusunun genişliği belli oluyor. Ve bu vurguların yan yüzlerinde paralel kenar şekilli kedi gözleri bulunuyor. Alt kısımda ise siyah çıkıntı bulunuyor. Arka plaka ve egsoz çıkışları bunun üstünde. Ortalan parlak egsoz çıkışları son derece sportif.

Kendinden emin dış tasarımdan sonra içe geçtiğimizde bizi beklediğimizden çok daha hoş bir iç mekan karşılıyor. Kaliteli malzemeler kullanılan iç mekanda orta konsol dikkat çekici. En üstünde navigasyon ekranı, daha sonra iki yanında düğmelerle ortalanmış yuvarlak havalandırma kontrolü şık. Bu düğmelerin çevresinde ise iki adet hava çıkışı parlak ve kalın çerçeveleri ile bulunuyor. Orta konsol hizasında birleşen bu iki parlak kolun ortasında Start-Stop düğmesi mavi aydınlatması ile duruyor. Olduk.a şık iç mekanda mavi aydınlatmalar sürati çağrıştırıyor. Direksiyon, göstergeler ve kapı iç yüzleri son derece sportif. Göstergeler çevrelerindeki büyük silindirlerle çok hoş duruyor. Pedallar parlak kaplamaları ile aynı sportiflikte. Koltuklar da oldukça şık. Arka sıra ne kadar rahat henüz bir şey söyleyemeyiz, ancak bu aracın içinde yolculuk etmenin çok heyecanlı olacağı kesin. Aracın yaz-sonbahar civarında ülkemizde olması bekleniyor. Veloster, Hyundai ‘ nin iyi tanıtması gereken bir otomobil, bu yapılırsa Hyundai istediği imajı elde edecektir.

Bir yorum var.

  1. Burak

    Ben hyundai nin gerçekten geliştiğini ve ülkemizde hakettiği saygıyı görmediğini düşünüyorum. Veloster gerçekten çok hoş bi araç, duyduğuma göre 1.6turbo modeli de gelecekmiş eğer gelirse büyük ihtimal almayı düşünüyorum. Hyundai nin imajı da düzelmeli gerçekten. Hyundai m var denince hemen bi burun kıvırma oluyor artık sıkıldız yani.

    Beğen

Yorumunuzu Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s